top of page

Nasip İyem

Image by Patrik Velich

Çocukluk yıllarında seramik çamuru ve resim ile tanışan Nasip İyem, akademide aldığı resim eğitiminin ardından sanat pratiğine resim yaparak başladı. Erken dönem kişisel sergilerinde “saf yürekli ve naif” olarak tanımladığı soyut ve figüratif resimleri yer aldı. Figüratif resimleri çoğunlukla çocuk ve kadın portreleri, peyzajlar ve natürmortlardan oluşuyordu. Bir seramik atölyesinde çalışmaya başladığı 50’li yıllarda “çocukluğunun çamuruna” yeniden kavuştu ve pişmiş toprak yapıtlar üretmeye başladı. Sanatçı kişiliğinin önemli bir değişim geçirmesine sebep olan bu dönemde açtığı sergilerde resimlerinin yanı sıra pişmiş toprak yapıtları da yer aldı. Resim dalında aldığı akademik eğitim; pişmiş toprak yapıtlarını da etkiledi. Resimde kompozisyon kurma ve bütünlük sağlama konusundaki yetkinliği üç boyutlu yapıtlarında da önemli bir rol oynadı. Çoğunlukla kadın başları ve beden tasvirlerinden oluşan pişmiş toprak yapıtlarına kazıdığı desenlerde ve seramik duvar panolarında bu etkiyi görmek mümkün.


Nasip İyem, içinde doğup büyüdüğü Anadolu’nun geçmiş uygarlıklarında insanların yaşamı anlamlandırma ve yaratma güdüsüyle yaptıkları pişmiş toprak üretimlerini inceledi; form, içerik ve teknik bakımdan Hititler, Frigler, Lidyalılar ve Selçuklular gibi uygarlıkların tarihi ve kültüründen etkilendi. Yalnızca bu topraklardan kaynaklanan özgün bir sanat yoluyla evrensel sanatı yakalamanın mümkün olduğunu savundu. Çamurun doğal olarak içinde bulunan farklı renkler dışında çamura boya katmak istemedi. Bazı yapıtlarına kendi özgün teknikleriyle az miktarda boyamalar yaptı.


Kendisi de bir kadın sanatçı olduğundan, yaşadığı toprakların kadınlarının çilesini; toprak, su ve havanın birleşip insan yaratıcılığıyla dönüştüğü pişmiş toprak yapıtlarında yansıttı. Yapıtlarında sıklıkla her yaştan, hamile, emziren, çocuklu, acılı, sabırlı, dirençli, emekçi kadınları tasvir etti. Çevresinde gözlemlediği kadınların yaşadıkları sosyal gerçeklik içerisinde; bazen kabullenmiş bazen pişmanlık duyan bakışlarından, hızla artan nüfusla birlikte kadınların üzerine yığılan sıkıntılardan esinlendi. Form bakımından eski Anadolu uygarlıklarında yapılmış heykelciklerden, su testilerinden, rölyefler ve idollerden etkilendi. Sanatçı birçok yapıtını farklı bakış açılarından farklı yüzleri ve parçaları görülebilen, çok karakterli figürlerden kompoze etti. Bazı yapıtlarına içerikle ilgili yazılar kazıdı.


1921 yılında İstanbul’da doğan Nasip İyem, 1925 yılında ailesi ile birlikte Balıkesir’de çömlekçilik yapan akrabalarının yanına göçtü. Burada ilk defa çömlekçi hamuru, kil ve toprakla tanıştı. 1927 yılında İstanbul’a geri döndü ve ilkokula devam ederken Fatih Halk Evi’nde ilk resim eğitimini almaya başladı. 1939’da girdiği İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Leopold Levy Atölyesi’nde 1944 yılına kadar öğrenim gördü. 1954 yılında soyut resim çalışmalarına başladı. 1955 yılında Ertem Sanat Galerisi’nde ilk kişisel sergisi açıldı. 1958 yılından itibaren bir süre Eczacıbaşı’nın Karaköy’deki seramik atölyesinde çalışmalarını sürdürdü. Aynı yıl İstanbul Amerikan Kültür Merkezi’nde Nuri İyem ile birlikte bir resim sergisi açıldı. 1960 yılında Münih ve Köln’de düzenlenen Türk Kadın Sanatçılar sergilerine katıldı. 1962 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yer alan masaların üzerine seramik kaplamalar yaptı ve aynı yıl Prag Uluslarası Seramik Sergisi’nde gümüş madalya ile ödüllendirildi. 1963 yılında ilk kişisel atölyesini İstanbul’da kurdu. 1972 yılında İtalya Bassano Del Grappa Uluslararası Seramik Sempozyumu’nda Türkiye’yi temsil etti. Yurt içinde çeşitli ev, otel ve kurumsal binalara özel seramik duvar panoları ve mimari uygulamalar yaptı. İyem, sanat yaşamı boyunca yurt içi ve yurt dışında birçok karma sergiye katıldı. Yapıtları önemli özel koleksiyonların yanı sıra İstanbul Resim Heykel Müzesi ve Bassano Modern Sanat Müzesi gibi müzelerin koleksiyonlarına dahil edildi. Yaşamının son döneminde eşi Nuri İyem ile birlikte yazlık atölyelerinin bulunduğu Şile’deki kadınların yaşamından etkilendi. 1996 yılından aramızdan ayrıldığı 2011 yılına kadar Evin Sanat Galerisi ile çalıştı. Sanatçının yapıtları hâlâ Evin Sanat Galerisi’nde sergilenmeye ve sertifikalandırılmaya devam ediyor.

bottom of page